Tezin Türü: Tıpta Uzmanlık
Tezin Yürütüldüğü Kurum: İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Cerrahi Tıp Bilimleri Bölümü, Türkiye
Tezin Onay Tarihi: 2001
Tezin Dili: Türkçe
Öğrenci: TANER ÖZTÜRK
Danışman: Cihan Uras
Özet:
Karın içi basıncı normalde atmosfer basıncına eşit veya altındadır. Karın içi basıncının organ sistemleri üzerine zararlı etkiler meydana getirmeye başladığı seviyenin üzerine çıkması intraabdominal hipertansiyon olarak tanımlanır, intraabdominal basıncın hızla yükseltmesiyle başta kardiovasküler, solunum ve boşaltım sisteminde perfüzyonun bozulmasına bağlı olarak fizyolojik fonksiyonlarının bozulması abdominal kompartman sendromu(AKS) olarak isimlendirilir. AKS'unda etyoloji ne olursa olsun tek tedavi dekompresyondur. Dekompresyonda dokularda iskemik dönemde artmış asit metabolitler, anaerobik metabolizma ürünleri ve potasyum, reperfüzyonla dokulara gelen kan ile birlikte atılır. Reperfüzyonda birikmiş metabolitler dokuya gelen 02 ile aktive olan enzimlerle reaksiyona girerler. Bu reaksiyonda ortaya çıkan serbest oksijen radikallerinin reperfüzyon dönemindeki doku hasarında rol oynadığı düşünülmektedir. Yapılan birçok çalışmada serbest radikallerin dokularda DNA, proteğin ve lipidlerle reaksiyona girdiği, trombositlerin ve lökositlerin hasarlı alana agregasyonu ve adezyonunu sağladığı bildirilmektedir. Klinikte vasküler problemlerde, kan akımının düzenlenmesindeki etkilerinden yararlanılan pentoksifilin ve papaverinin reperfüzyon döneminde ortaya çıkan doku hasarı üzerindeki etkilerini inceledik. Deneysel çalışma İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Deney Hayvanlar Laboratuarında gerçekleştirildi. Ağırlıkları 140-200gr arasında değişen 70 adet wistar-albino sıçan kullanıldı. Sham grubu dışındaki gruplar, herbirinde 10 adet denek olacak şekilde a ve b altgruplarına ayrıldı. Deneklere 100mg/kg dozunda ketamin hidroklorid verilerek genel anestezi uygulandı. Entübe edilerek ventilatöre bağlandılar. Insuflatör ile batınlarına C02 gazı verilerek 60 dk süreyle 20 mmHg basınç uygulandı. İşlem sırasında kontrol grubuna 56serum fizyolojik, 3. gruba 50mg/kg dozunda pentoksifilin ve 4. gruba 150mg/kg dozunda papaverin intraperitoneal olarak aynı hacimde verildi, "a" altgrupları işlemden 1 saat sonra, "b" altgrupları işlemden 24 saat sonra sakrifiye edilerek, karaciğer, dalak, incebarsak dokuları ve intrakardiak olarak kan örneği alındı. İncelenen dokular ve plazmada Malonil dialdehit(MDA) ve Nitrik oksit(NO) konsantrasonları biyokimyasal yöntemlerle ölçüldü. İşlem uygulanan grupların MDA ve 1 saat NO düzeyleri sham grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı oranda yüksek bulundu. Pentoksifilin kullanılan "b" altgrubunun MDA değerleri kontrol grubundan düşük olarak bulundu. Papaverin kullanılan grupların MDA değerlerinin kontrolden farkı olmadığı görüldü. İlaç uygulanan grupların her ikisininde "a" altgruplarının NO değerleri kontrolden düşük olarak bulundu. 24 saatlik değerlerde anlamlı bir fark görülmedi. Abdominal kompartman sendromunun tedavisinde uygulanan dekompresyonda oluşan hasarın önlenmesinde pentoksifilinin etkinliğiin papaverinden daha belirgin olduğunu tespit ettik. Bu iki ilacın kendi etkilerinden doğan bir kontraendikasyonu olmadığı sürece dekompresyon sonrasında oluşabilecek doku hasarını önlemede kullanım alanı bulacağını düşünmekteyiz. 57