COVID-19 PANDEMİSİNDE BİREYLERİN TRAVMA SÜRECİNDEKİ DEĞİŞİMLERİ VE TRAVMA SONRASI BÜYÜMENİN, ÖZ DUYARLILIK, BAŞA ÇIKMA YOLLARI VE KONTROL ODAĞI İLE İLİŞKİSİNİN İNCELENMESİ: BOYLAMSAL BİR ÇALIŞMA


Tezin Türü: Yüksek Lisans

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Klinik Psikoloji Tezli Yüksek Lisans Programı, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2022

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: Dilan Tosun

Danışman: Şeyda Türk

Özet:

Korona Virüsü Salgını 2019 (COVID-19) olumsuz, hatta travmatik bir yaşam olayı olarak tüm dünyada insanları etkilemeye devam etmektedir.  Bu çalışmada insanların bu süreci yaşarken kendilerine, ilişkilerine ve yaşama karşı algılarındaki olası değişimlerin neler olduğu ve bittikten sonra da bu alanlarda neler deneyimleyecekleri boylamsal bir modelle incelenecektir.  Bu salgın sırasında ve sonrasında yaşadıkları stresle başa çıkmak için kullandıkları yöntemler, olayın kendi üzerlerindeki etkisini değerlendirmeleri, yaşadıkları anksiyete, kendilerine karşı duyarlılıkları ve başlarına gelen bu olayın kaynağını nasıl açıkladıkları – iç ya da dış etmenlere bağlamaları – bu olayın içinden nasıl çıkacaklarının belirleyicisi olacaktır. Bu çalışmada yukarda sayılan değişkenlerin travmanın etkilerini hangi ölçüde yordayıcı olduğu incelenecektir.

 COVID-19 şu an gündemimizi etkileyen bir salgın hastalıktır. Aralık 2019'dan bu yana, 79.000'den fazla kişiye COVID-19 enfeksiyonu teşhisi konmuştur (Li ve ark., 2020). Ani başlangıçlı ve hızla yayılan bu hastalık, okullar, alışveriş merkezleri, restoranlar gibi çeşitli yerlerin kapatılmasına neden olmuştur. Çin’de başlayan virüs şu an tüm dünyayı etkisi altına almış durumda. Tarih boyunca buna benzer çeşitli salgın ve krizler meydana gelmiş ve bu salgınların hem kişinin hayatını hem sağlığını hem de toplumu derinden etkileyen sonuçları olmuştur (Bostan, Erdem, Öztürk, Kılıç, Yılmaz, 2020). Şu anda, COVID-19 salgınının zirvesi sırasında genel halkın psikolojik ve zihinsel sağlığı hakkında çok fazla bir bilgi yoktur. Literatürde daha önceki enfeksiyon salgınlarıyla ilgili yapılan araştırmalarda, birey, toplum ve uluslararası düzeyde insanlar üzerinde derin ve geniş bir yelpazede psikososyal etkilerin olduğu ortaya konulmuştur. Örneğin bireysel olarak, insanlar hasta olmak, ölme korkusu ve çaresizlik duyguları yaşarlar. Li ve ark., (2020), özellikle COVID-19 salgınının neden olduğu psikolojik stresten dolayı travmatizasyonun göz ardı edilmemesi gerektiğini söylemekte ve yaptıkları çalışmada bunu araştırmaktadırlar. Bu araştırmada, genel halkın travmatizasyon skorlarının, COVID-19 hastalığının ön cephesinde çalışan hemşirelerinkinden önemli ölçüde yüksek olduğu bulunmuştur. Ayrıca, sağlık personeli ve kamuoyunda dolaylı travmatizasyonu önlemeyi ve tedavi etmeyi amaçlayan erken stratejilerin son derece gerekli olduğunu belirtmiştir.

 Travma ilk kez 19. yüzyılda bedene dış bir etmen tarafından zarar gelmesi olarak tanımlanmıştır. Eğer kişi travma sonrası psikolojik bir problem yaşıyorsa bunun nedeni birey olarak görülmüştür. Zaman içinde travmanın tanımı değişikliklere uğramıştır. Çolak, Kokurcan ve Özsan, (2010) travma kavramının Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı’ndaki (DSM) değişimiyle ilgili yazdığı makalesinde, olumsuz yaşam olaylarının travma olarak tanımlanmasının ilk defa DSM-III’ de gerçekleştiği görülmektedir. 1970’e kadar travma sadece bozuklukları tetikleyen bir etmen olarak görülmüştür. DSM-III’de travma sonrası stres bozukluğu tanısı tanımlanmıştır ve buna bağlı olarak travma kavramı açıklanmıştır. Travma ilk “hemen herkeste belirgin düzeyde sıkıntı yaratan olay” olarak tanımlanmış, DSM-IV’de ise herkeste sıkıntı yaratması koşulu kalkmış yerine gerçek bir ölüm ya da ölüm tehdidi, kendisinin ya da başkalarının fiziksel bütünlüğüne bir tehdit olayı olarak tanımlanmıştır. Ayrıca kişilerin olaya verdiği öznel yanıtlarda bir kriter olarak şart konmuştur. Aynı zamanda, DSM-IV’te ikincil travma yani travmatik bir olayı öğrenmek, haberini almak, görmek gibi dolaylı yollarla da kişi travmaya uğramış olarak kabul edilmektedir. DSM’in en son sürümü olan DSM-V’te cinsel şiddet de travma olarak tanımlanmıştır.

 Öte yandan olumsuz yaşam olaylarından sonra bazı insanların olumlu bir şekilde değiştikleri de araştırmacılar tarafından raporlanmaktadır (Dürü, 2006). Travma sonrası büyüme, olumsuz yaşam olayından sonra kişinin bu olaydan pozitif bir değişimi deneyimlemesidir (Calhoun ve ark, 2000). Hayata karşı bakışın, hayattaki önceliklerin, ilişkilerin ve ruhsallığın değişimleri travma sonrası büyüme yaşayan kişilerde görülmektedir (Tedechi,1999). Kişi daha önce fark etmediği küçük şeylerden zevk almaya başlayabilir. Ama sadece travmatik olay yaşamak travma sonrası büyüme için yeterli değildir. Bir olay popülasyonu etkilese bile olayın ardından travma sonrası büyüme geliştiren kişiler o popülasyonun belli bir kısmını oluşturmaktadır (Sarısoy, 2012). Buradan da travma sonrası büyüme için olay dışında da bazı faktörlerin etkili olduğu anlaşılıyor. Park (1998), travma sonrası büyümeyi etkileyen faktörler arasında kişisel özelliklerin (başa çıkma tarzı, kişilik, güven gibi) ve çevresel kaynakların olduğunu söylemektedir.

 Olumsuz yaşam deneyimlerinin acı verici, bireyin fiziksel ve ruhsal bütünlüğü için tehdit edici olması nedeniyle bu olay sonrası kişilerin, acılarının bilincinde olması, kendilerine sevecen yaklaşması travma sonrası büyümeyi olumlu şekilde etkiler (Tekcan, 2018). Öz duyarlılık kavramı, olumsuz yaşam olaylarından sonra kişinin kendine karşı yargılayıcı olmadan acılarını bilinçli bir şekilde yaşaması olarak açıklanmaktadır. Bu kavramın kişilerin psikolojik iyi olma hallerine hem kendilerine hem de çevreye karşı sağlıklı davranışlara sahip olmalarında etkili olduğu yapılan araştırmalar tarafından kanıtlanmıştır (Neff, 2003). Eğer kişi olumsuz olayların ardından kendine şefkatli bir şekilde yaklaşırsa kendilik algısında olumlu yönde değişim görülür (Çolakoğlu, 2013). Hoffart (2015), öz duyarlılığın bir başa çıkma tarzı olduğunu ve bireysel iç kaynakları arttırarak travma sonrası stres bozukluğu tedavisinde umut verici bir etken olarak görüldüğünü söylemektedir. Maheux ve Price (2015) ise boylamsal çalışmalarla öz duyarlılık eksikliğinin travma sonrası stres bozukluğu için risk faktörü olup olmadığının araştırılması gerektiğini söylemektedir.

 Bireyler, hayatlarında stres verici olay ve durumlarla karışılabilirler ve bu olay ve durumlarla farklı yöntemlerle başa çıkmaya çalışırlar. Lazarus ve Folkman (1984), baş etme kavramını kişinin baş edilmesi zor bir durumun üstesinden gelmek için ortaya koyduğu düşünce ve davranışlar olarak açıklamaktadır. Alanyazında travma sonrası büyümeyi, aktif ve problem odaklı başa çıkma, uyumlu başa çıkma gibi başa çıkma tarzlarının yordadığı bulunmuştur. Sarısoy (2012) yaptığı araştırma sonucunda başa çıkma yollarından kendine güvenli yaklaşımın travma sonrası büyümeyi yordadağını bulmuş ve bu başa çıkma yolunun klinik uygulamalarla teşvik edilmesinin travma sonrası büyümenin ortaya çıkmasında olumlu etkisi olduğunu söylemiştir

 Başına gelen şeyleri kontrol edebileceğini düşünen insanlar, kontrol edemeyeceğini düşünenlerden farklı davranır ve bu farklılıklar, hem ruhsal hem fiziksel iyi olma hallerine etki eder (Burger, 2006).  Rotter (1996), eğer kişi yaşadığı olayları kendi eylem ve kişilik özelliklerine yüklüyorsa içsel kontrol odağına; şans ve diğer insanlar gibi kendinin kontrol edemediği şeylere yüklüyorsa dışsal kontrol odağına sahip olduğunu söyler. Kontrol odağı ve travma sonrası gelişimin ilişkisine dair yeterli sayıda araştırma olmadığı görülmüştür (Olgar, 2012). Bu konuda çalışmış nadir kişilerden, Cummings ve Swickert’ın (2010) yaptığı araştırma sonucu iç kontrol odağına sahip kişilerin travmatik olaylardan daha fazla yarar algıladığı sonucuna ulaşmaktadırlar. Olgar (2012) ise yaptığı araştırma sonunda travma sonrasında yaşanacak olumlu gelişmelere odaklanmanın klinik ortamda çalışan kişilere yardımcı olacağını söylemektedir.

  Alanyazında travma ile ilgili çalışmalar daha çok travmanın olumsuz yönleri hakkındadır. Son dönemlerde ise travma sonrası oluşabilecek olumlu yönler üzerine de çalışmalar yapılmaktadır. Yurtdışında ve yurtiçinde bu çalışmalar artmaktadır. Yurtdışında daha çeşitli gruplarla çalışılmışken, ülkemizde daha sınırlı gruplarla çalışıldığı görülmektedir (Sarısoy, 2012). Çeşitli gruplarla çalışmasına rağmen hem yurtdışındaki hem de yurtiçinde yapılan çalışmalarda benzer sınırlılıklar görülmektedir. Bu sınırlılıklar, çalışmaların boylamsal bir şekilde yapılmaması, çalışmaların çoğunun spesifik gruplarla (meme kanseri, beyin travması geçirmiş gibi) yapılmış olması, üniversite öğrencileriyle yapılan çalışmalarda ise geçmişe yönelik travmaların sorgulanmasıdır (Dürü, 2006). Travmatik bir olay olan Covid-19 salgının içinde yaşarken bireylerin travma sonrası büyümelerinin süreç içindeki değişimine bakmanın alanyazında bu süreci daha kapsamlı anlamaya katkısı olacaktır.

 Sonuç olarak bu çalışma travma süreci sırasında iki ayrı zamanda bireydeki psikolojik deneyimleri öz duyarlılık, baş etme yolları ve kontrol odağına göre incelemeyi amaçlamıştır.

Hipotezler

  1. Travma sonrası büyümeyi yordayan faktörler. Covid-19 pandemisi sürecindeki kişilerin anksiyete düzeyleri (kontrol değişken), travmanın algılanan şiddeti, kullanılan başa çıkma yolları, öz duyarlılık ve kontrol odağının Travma Sonrası Büyümeyi yordaması beklenmektedir.
    1. Öz duyarlığı yüksek (öz şefkat, paylaşımların bilincinde olma ve bilinçlilik) olan kişilerin öz duyarlılığı düşük (öz yargılama, izolasyon ve aşırı özdeşleme) olanlara göre travma sonrası büyümeyi daha fazla deneyimlemeleri beklenmektedir.
    2. İç kontrol odağına sahip (kişisel kontrol) olan kişilerin dış kontrol odağına sahip (kadercilik, şansa inanma, çabalamanın anlamsızlığı ve adil olmaya dünya inancı) olanlara göre daha yüksek ölçüde travma sonrası büyüme deneyimlemeleri beklenmektedir.
    3. Etkili başa çıkma yolunu kullanan (kendine güvenli yaklaşım, iyimser yaklaşım ve sosyal destek arama) kişilerin etkisiz başa çıkmayı kullananlara (boyun eğici yaklaşım ve çaresiz yaklaşım) göre daha fazla travma sonrası büyüme deneyimledikleri beklenmektedir.

 

  1. Travma sonrası büyümenin zaman içinde süreci. 
    1. Öz duyarlılığı yüksek olan kişilerin travma sonrası büyümesinin zaman içinde (T1-T2 ölçümleri) artması beklenmektedir.
    2. İç kontrol odağı yüksek olan kişilerin travma sonrası büyümeleri zaman içinde (T1-T2 ölçümleri) artması beklenmektedir.
    3. Etkili başa çıkma yollarını kullanan kişilerin travma sonrası büyümeleri zaman içinde (T1-T2 ölçümleri) artması beklenmektedir.
  2. Alt ölçekler arasındaki ilişkiler: Travma Sonrası Büyümenin alt ölçeklerinin yordayıcıları
    1. Kendine güvenli yaklaşım, iyimser yaklaşım (başa çıkma yolları) kişisel kontrol (kontrol odağı), öz şefkat, paylaşımların bilincinde olma ve bilinçlilik (öz duyarlılık) alt boyutları Kendilik Algısındaki Değişimi yordaması beklenmektedir.
    2. Sosyal destek arama, izolasyon, paylaşımların bilincinde olma ve bilinçlilik alt boyutları İlişkilerdeki Değişimi yordaması beklenmektedir.
    3. Kendine güvenli yaklaşım, iyimser yaklaşım (etkili başa çıkma yolları), bilinçlilik, kişisel kontrol (iç kontrol odağı) Yaşam Felsefesinde Değişimi yordaması beklenmektedir. 

 

 Travma sonrası büyümeyi yordayan faktörler

 

Başa çıkma yollarının travma sonrası büyümeyi yordaması

Öz duyarlılığın travma sonrası büyümeyi yordaması

Kontrol odaklarının travma sonrası büyümeyi yordaması