Jinekoloji-Obstetrik ve Neonatoloji Tıp Dergisi, cilt.19, sa.4, ss.1506-1511, 2022 (Hakemli Dergi)
Amaç: Yenidoğanların doğum sonrası erken taburcu edilmesi, çoğunlukla neonatal
hiperbilirubinemi nedeniyle hastaneye yeniden yatış riskine yol açar. Bu nedenle hiperbilirubinemi gelişme riski yüksek olan yenidoğanların erken teşhisi önemlidir. Bu
çalışmada, hiperbilirubinemi gelişme riski yüksek olan yenidoğanları belirlemek için
kord kanı kırmızı hücre dağılım genişliği (RDW) düzeylerinin kullanılıp kullanılamayacağını değerlendirmeyi amaçladık.
Gereç ve yöntemler: Ocak-Haziran 2017 tarihleri arasında Ordu Üniversitesi Eğitim
ve Araştırma hastanesinde doğan, kord kanı örneği alınan tüm term bebeklerin verileri geriye dönük olarak incelendi. Kord kanı RDW, kord kanı bilirubin, yenidoğan/
anne kan grupları ve direkt Coombs testi (DCT) sonuçları analiz edildi. Postnatal ilk
48 saatte fototerapi ihtiyacı nedeniyle yenidoğan yoğun bakım ünitemizde yatırılanların bilirubin düzeyleri kaydedildi.
Bulgular: Çalışmaya toplam 175 yenidoğan dahil edildi. 58 yenidoğana postnatal ilk 48 saatte fototerapi verildi. Hiperbilirubinemili yenidoğanlarda ortalama kord
kanı RDW düzeyleri kontrollere gore anlamlı derecede yüksekti (18±1.6’ya karşı
16.4±1.0, p<0.001). Hiperbilirubinemi gelişme riskini öngörmek için kord kanı RDW
düzeyinin cut off değeri 17.1, duyarlılığı %70.7, özgüllüğü %88 bulundu. DCT pozitif
olan yenidoğanların hemoglobin değerleri daha düşük, kord kanı RDW ve bilirubin
düzeyleri daha yüksekti (p<0.05). Kord kanı RDW ve kord kanı bilirubin değerleri
arasında pozitif yönde güçlü bir korelasyon tespit edildi (p<0,001, r: 0.476). Çoklu
regresyon analizinde kord kanı RDW, bilirubin düzeyi ve DCT pozitifliğinin fototerapi
gereksinimi için bağımsız birer risk faktörü olduğu bulundu.
Sonuç: Kord kanı RDW hiperbilirubinemi geliştirme riski taşıyan yenidoğanların erken belirlenmesinde yararlı bir belirteç olabilir.
Aim: Early postnatal discharge of newborns leads to the risk of hospital readmission, mostly due to neonatal hyperbilirubinemia. Therefore, early identification of
newborns at risk of hyperbilirubinemia is important. In this study, we aimed to evaluate whether the cord blood red cell distribution width (RDW) levels could be used to
identify newborns at risk of developing hyperbilirubinemia.
Material and methods: The data of all term newborns born in Ordu University Training and Research Hospital between January and June 2017 whose cord blood
samples were examined were reviewed retrospectively. Cord blood RDW, cord blood bilirubin, newborn/mother’s blood groups and direct Coombs’test (DCT) results
were analyzed. Serum total/direct bilirubin levels of those hospitalized in our neonatal intensive care unit due to the need for phototherapy treatment during the first 48
hours postnatally were recorded.
Results: A total 175 newborns were included. Phototherapy was required 58 newborns in the first 48 hours postnatally. The mean cord blood RDW levels among
newborns with hyperbilirubinemia was significantly higher compared to controls
(18±1.6 vs. 16.4±1.0, p<0.001). The cut-off value of cord blood RDW to predict the
occurrence of significant hyperbilirubinemia was 17.1 with a sensitivity of 70.7 % and
specificity of 88 %. Newborns with positive DCT had lower hemoglobin values and
higher cord blood RDW and bilirubin levels (p<0.05). There was a strong positive
correlation between cord blood RDW and bilirubin values in newborns (p<0.001, r:
0.476). Multiple regression analysis showed that cord blood RDW, bilirubin level
and DCT positivity were found to be an independent risk factor for phototherapy
requirement.
Conclusion: Cord blood RDW may be a useful marker in the early identification of
newborns at risk of developing hyperbilirubinemia