Matcha, Camellia sinensis L. Bitkisinin yeşil çay yapraklarının 18 μm’den daha küçük partikül büyüklüklerinde olacak şekilde öğütülmesi sonucu elde edilmektedir. Başlıca epikateşin, epigallokateşin gallat ve epikateşin gallat olmak üzere polifenoller, amino asitler, kafein ve klorofilden zengin besin ögesi bileşimi ile güçlü bir antioksidan profili sergilemektedir. Özellikle yaygınlıkla kullanılan Asya ülkelerinin aksine Matcha tüketimini arttırmak isteyen batı toplumlarında, yüksek dağılabilirlik, akışkanlık, ekstrakte edilebilirlik ve kolay porsiyonlanabilirlik gibi avantajları ile yaygınlıkla fırıncılık ürünleri ve tahıl ürünlerine eklenebilmektedir. Eklendiği gıdaların fenolik bileşimini zenginleştirmesi ve antioksidan aktivitelerini arttırması, en yaygın görülen etkileri arasında sıralanmaktadır. Ayrıca ürünün son ürünün duyusal özelliklerini arttırdığı, eklenme dozuna bağlı olmak üzere yüksek bir kabul edilebilirliğe sahip olduğu, dokusunu ve raf ömrünü de etkilediği gözlemlenmektedir. Antioksidan özelliği ile akrilamid oluşumuna karşı koruyucu bir özellik de taşıyabilmektedir. Gıdalara eklenmesinin yanında toz formundaki çayı da diyetteki alımında önemli bir yolu oluşturmaktadır. Özellikle son yıllarda aroma sağlayıcı ve fenolik bileşenleri açısından zenginleştirici amacıyla kullanımı popülerleşen matcha’nın güncel araştırmalarda antiinflamatuar, bilişsel fonksiyonu iyileştirici, stresi azaltıcı ve antidiyabetik etkilere sahip olduğu saptanmaktadır. Sahip olduğu sağlığa faydalı etkileri ve gıda endüstrisine sunduğu kullanıma elverişli yapısı ile süt ürünleri, tahıl ürünleri, içecekler ve et ürünleri olmak üzere çeşitli ürünlerde kullanılabilmektedir. Bu derlemede kullanımı günden güne popülerleşen matcha ile zenginleştirilmiş gıda ürünlerinin besin kalitesine etkisini incelemek amaçlanmıştır.