Bir Ulusal Sağlık Programı Örneği Olarak: Ulusal Göz Sağlığı Programı, 
No:2 ISBN: 978-605-65825-9-2, İstanbul, 2018


Creative Commons License

Özsarı S. H., Eren B. (Editör), Aktulay G. (Editör)

Acıbadem Üniversitesi Yayını, İstanbul, 2018

  • Yayın Türü: Kitap / Araştırma Kitabı
  • Basım Tarihi: 2018
  • Yayınevi: Acıbadem Üniversitesi Yayını
  • Basıldığı Şehir: İstanbul
  • Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Bireylerin bağımsızlığı ve yaşam kalitesi, ulusal sağlık politikalarının dayanağını oluşturan önemli faktörlerdir. Görme işlevinin iyi olması da, toplumların iyilik hallerinin ayrılmaz bir parçasıdır.

Görme işlevi, Uluslararası Hastalık Sınıflandırması Versiyon-10’da (ICD-10) dört kategoride sınıflandırılmaktadır:

1. Normal görme,

2. Orta derecede görme bozukluğu,

3. Ağır derecede görme bozukluğu,

4. Körlük.

Orta ve ağır derecede görme bozukluğu, “zayıf görme” olarak gruplanmakta ve körlük ile birlikte tüm görme bozukluklarını oluşturmaktadırlar. Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) göre, orta

ve ağır görme bozukluklarının küresel çaptaki temel nedenleri şunlardır:

 Düzeltilmemiş kırma kusurları, %53,

 Ameliyat edilmemiş katarakt, %25,

 Yaşa bağlı maküler dejenerasyon, %4,

 Glokom, %2,

 Diyabetik retinopati, %1.

Körlüğün temel nedenleri ise şöyle sıralanmaktadır:

 Ameliyat edilmemiş katarakt, %35,

 Düzeltilmemiş kırma kusuru, %21,

 Glokom, %8.

DSÖ’nün 2017 yılı verilerine göre, dünya genelinde 253 milyon kişide görme bozukluğu olduğu, bunlardan 36 milyonun kör olduğu, 217 milyonunda ise orta ve ağır derecede görme

bozukluğu bulunduğu tahmin edilmektedir. Trahom ve onkoserkiyasis gibi gözün enfeksiyon hastalıkları son 25 yılda önemli oranda azalmakla birlikte, kronik göz hastalıkları %84 oranla görme kaybının temel nedeni olmaya devam etmektedirler. Düzeltilmemiş kırma bozuklukları ve ameliyat edilmemiş katarakt, görme bozukluğunun sırasıyla en önemli iki nedenidir. Özellikle düşük ve orta gelirli ülkelerde ameliyat edilmemiş katarakt körlüğün önde gelen nedeni olmaya devam etmektedir.

Yaşlılar ve çocuklar risk altındaki gruplardır. Kör olan ya da orta ve ağır görme bozukluğu olan insanların %81’ini, 50 yaş ve üzeri kişiler oluşturmaktadır. Giderek yaşlanan nüfus ve yaşlanmaya bağlı olarak, daha fazla insanın kronik göz hastalıklarına bağlı görme bozukluğu riski ile karşılaşması kaçınılmazdır. Tahmini 19 milyon çocukta görme bozukluğu vardır. Bunların 12 milyonunda görme bozukluğu kırma kusuruna bağlıdır. Yaklaşık 1.4 milyon çocukta, işlevselliklerini sağlayacak ve engelliliklerini azaltacak görme rehabilitasyonu hizmetlerine gereksinim yaratan kalıcı körlük bulunmaktadır.

DSÖ verilerine göre, tüm görme bozukluklarının %80’inden fazlasının önlenebildiği ya da tedavi edilebildiği bilinmektedir.2 DSÖ, görme bozukluğunun dünya genelinde iki ana nedeni olan düzeltilmemiş kırma kusurları ve ameliyat edilmemiş kataraktın yükünü azaltmaya yönelik maliyet-etkili girişimlerin tüm ülkelerde mevcut olduğunu; bu iki neden önceliklendirilerek kontrol önlemleri uygulandığı ve ihtiyacı olan kişilere refraktif hizmet ile katarakt cerrahisi sunulduğu durumlarda, görme engelli insanların üçte ikisinin iyi görüş kazanabildiğini belirtmektedir.

Tüm dünyada son 25 yılda belirgin ilerleme sağlanmasında etkili olduğu tespit edilen uygulamalar, Türkiye’de yapılmakta olan ve bundan sonra yapılması planlanan çalışmalara ışık tutması açısından aşağıda özetlenmiştir:

 Görme bozukluklarını önlemek ve kontrol altına almak için ulusal programlar uygulanması ve düzenlemeler getirilmesi;

 Kaliteli ve ulaşılabilir göz sağlığı hizmetlerinin yaygınlaştırılması; göz sağlığı hizmetlerinin dikey programlar olarak uygulanması yerine birinci ve ikinci basamak sağlık sistemleri ile entegre edilmesi;

 Göz sağlığının geliştirilmesi açısından körlük nedeni olarak kanıtlanmış şeker hastalığı, sigara, erken doğum gibi risk faktörlerine yönelik çalışmalar yapılması ve bu çalışmaların sağlık sektöründe genel bir yaklaşımla ele alınması;

 Okul temelli eğitim de dahil olmak üzere, görme işlevinin önemi hakkında eğitim vermek ve farkındalık yaratmak için kampanyalar düzenlenmesi;

 Kamu önderliğinde, özel sektör ve sivil toplumun da katılımıyla, ulusal ve uluslararası çok paydaşlı ortaklıklar oluşturulması;

 Küresel yaşlanma ile birlikte önemi ve büyüklüğünün de artması beklenen görme bozukluklarına yönelik göz sağlığı çalışmalarının ülkenin geniş kapsamlı sağlık politikaları ve stratejileri içinde yer alması.