TİROFİBAN TEDAVİSİ İLE KLİNİK VE RADYOLOJİK TAM DÜZELME SAĞLANAN DİSEKSİYON OLGUSU


Acar E., Kazaz E., Altınbaş E., Özdemir Z., Koçer N.

5. Türkiye İnme Akademisi ve Uygulamalı Kurslar, 17 - 19 Aralık 2021, ss.121

  • Yayın Türü: Bildiri / Tam Metin Bildiri
  • Sayfa Sayıları: ss.121
  • Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

GİRİŞ VE AMAÇ: İnme dünyada en sık 3. ölüm nedeni olmakla birlikte gelişmekte olan tedavi yöntemleri sayesinde akut iskemi tedavisinde yüz güldürücü sonuçlar alınabilmektedir. Tirofiban selektivitesi çok yüksek ve hızlı etkili bir glikoprotein 2b/3a reseptör antagonistidir. Akut koroner sendrom tedavisinde kullanımı onaylı olmakla beraber iskemik inme tedavisinde yeri halen tartışmalıdır. Bu olgumuzda akut dönemde tirofiban kullanımı sonrası nörolojik tablosu ve radyolojik lezyonları tamamen düzelen bir hasta sunulmaktadır. YÖNTEM: Vaka sunumu BULGULAR: 60 yaşında erkek hasta, acil servise sağ taraf güçsüzlüğü ve konuşma bozukluğu şikayetleri ile başvurdu. En son gece saat 3’te uyandığında şikayetinin olmadığı belirtilen hastanın geliş saati 10’du. Özgeçmişinde 1 yıl önce geçirdiği Covid-19 nedeniyle 2 ay yoğun bakım yatışı ve taburcu olduktan 4 ay sonra gelişen talamik iskemi mevcuttu. 10 yıl önce ASA kullanımı sonrası ürtiker geçirme öyküsü nedeniyle o dönem başlanan Klopidogrel tedavisini düzenli kullanmaktaydı. Nörolojik muayenede hasta konfüze, tekli emir alabiliyor, kas gücü sağda üst ve alt ekstremitelerde 4/5 şeklindeydi. Hastaya çekilen Difüzyon MR, Flair MR, Perfüzyon MR ve MR Anjiografi sonucunda sol talamusta anterior koroidal arter sulama alanında akut enfarkt, solda fetal tip PCA’da oklüzyon, sol talamusta ve oksipital kortekste azalmış perfüzyon saptandı. İskemik lezyon Flair sekansına yansımamıştı. İnme saati tam olarak bilinmediğinden trombolitik tedavi riskleri göz önünde bulundurularak uygulanmadı. Yaklaşık 4 ay önceki talamik noktasal enfarkt nedeniyle yapılan etyolojik incelemelerde hastada risk faktörü saptanmamıştı. Aynı damar alanında yeni gelişen iskemi nedeni olarak PCA diseksiyonu düşünüldü. Düzenli Klopidogrel kullanımı altında iskemi olması nedeniyle tedavide ASA 100 mg 1x1 Tirofiban iv başlandı. Tedavinin 10. dakikasında nörolojik muayenesi tamamen normal hale geldi. Girişimsel radyoloji ile görüşülerek etyolojik inceleme amaçlı DSA yapıldı. Sol posterior komunikan arterde muhtemel diseksiyona sekonder gelişmiş trombüs ve stenoz saptandı. Yapılan kardiyolojik incelemelerde patoloji saptanmadı. Öykü derinleştirildiğinde madde veya uyarıcı ilaç kullanımına saptanmadı. 24 saate tamamlanan tirofiban tedavisi stoplanarak ASA 100 mg 1x1 ve Clexane 0.6 2x1 tedavisi başlandı. 1 hafta sonra kontrol amaçlı yapılan Beyin MR ve MR Anjiografide, iskemik alanların tamamen kaybolduğu, sol PCA’da akım olmadığı saptandı. Nörolojik muayenesinde defisiti bulunmayan hasta ASA 100 mg 1x1 ve Clexane 0.6 1x1 tedavisi ile taburcu edilerek 3 hafta sonra DSA kontrolü planlandı. TARTIŞMA VE SONUÇ: Özellikle uyanma inmelerinde trombolitik/endovasküler tedavi kararı klinisyenleri zorlamakla birlikte, difüzyon-perfüzyon MR uyumsuzluğu, Flaire lezyon yansımaması gibi kriterler tedavi seçmekte yardımcı olabilmektedir. Olgumuzda kliniğin kaçıncı saatinde olduğunun bilinmemesi, hastanın yaşının genç olması, ek hastalığının olmaması nedenleri göz önünde bulundurularak trombolitik tedavi uygulanmadı. Tirofiban hızlı etkili ve selektif olduğundan ASA ile kombine tedavinin faydalı olabileceği düşünüldü. Tirofiban+ASA tedavisinin hemen ardından kliniğinin tamamen düzelmesi ve 1 hafta sonraki MR’da iskemik lezyonların görülmemesi nedeniyle bu tedavinin etkinliğine vurgu yapılmak istenmiştir.