Cinsiyetlendirilmiş Hijyen: Erkeklerde Saç ve Kıl Bakım Pratikleri


Creative Commons License

Şahinol M., Taşdizen B., Başkavak C. G.

STS TURKEY 2021 Konferansı - STS: Bir Disiplin olarak Kimlik İnşası, Ankara, Türkiye, 22 - 24 Kasım 2021, ss.37-39

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Basıldığı Şehir: Ankara
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.37-39
  • Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi Adresli: Hayır

Özet

CİNSİYETLENDİRİLMİŞ HİJYEN: ERKEKLERDE SAÇ VE KIL BAKIM PRATİKLERİ

Estetik cerrahinin ve bu alanda yapılmış sosyolojik araştırmaların çoğunlukla nesnesi olan kadınları çevreleyen tartışmalar, kadın bedeninin tektipleştirilmesi ile ortaya çıkan belirli bir türden kadınlık inşasına (Franco, 2008; Jones, 2006) veya sağlık nedeniyle olmayan/ isteğe bağlı bu işlemlerin kadınları güçlendirmesine odaklanmaktadır (Heggenstaller et al, 2018). Estetik cerrahiye ve bedenin tekno-medikal modifikasyonuna yönelik artan kültürel ilgi, erkek dünyasına ulaşarak erkekliği de tıbbileştirmektedir. Erkekler tarafından en sık başvurulan ilk 5 kozmetik prosedür arasında, kozmetik minimal invaziv (küçük kesi) prosedürler kategorisinde lazer epilasyon ile kozmetik cerrahi prosedürler kategorisinde saç ekimi yer almaktadır (American Society of Plastic Surgeons, 2019). Medikal hizmetlerde dünyanın önde gelen destinasyonu ve medikal turizm ülkesi olan Türkiye‘nin güzellik turizmi, ülkeyi isteğe bağlı kozmetik işlemler için çekici kılmaktadır.

Adele E. Clarke ve diğerleri (2010) erkekliklerin askerlik, eğitim ya da cinsellik gibi hayatın farklı alanlarında başarısızlıklar karşısında nasıl tıbbileştirildiğine dikkat çeker. Bu durum, kişisel güçlenmeyi talep eden erkekler için tıbbın etkisini ortaya koymaktadır. Alanyazında tarihsel yörüngeleri dikkate alan (bkz. Oldstone-Moore 2015; Peterkin 2012; Doğan 2016; Aykut 2000) ve sosyo-politik ile dini etkilere odaklanan (bkz. Alimen 2017; Yumul 2010) veya erkeklerin saç ve sakal ekimi yaptırma motivasyonlarını irdeleyen (Zucchelli 2017; Dixson vd. 2018) ilgili çalışmalara rastlanmaktadır. Conrad (2007: 33f), erkeklik ve saçın uzaması arasındaki bağlantıya ilişkin olarak, kellik ve testosteron arasındaki ilişkiye dayalı bilimsel bulgulardan etkilenen tarihsel koşullara bakarak kelliğin tıbbileştirilmesini inceler. Kellik ve yenilikçi biyomedikal tedaviler ile ilgili son çalışmalar (Bautista 2020), bu bağlamda erkek vücudundaki biyomedikal gelişmeler ve müdahaleler nedeniyle biyomedikalleştirilmiş erkekliklerden söz edilebileceğinin altını çiziyor. Ancak bu yeni müdahalelerin “hegemonik erkeklikleri” (Kampf, Marshall ve Petersen 2013: 5) nasıl desteklediği açık bir soru olarak kalıyor.

Üç dilde yürüttüğümüz ve farklı cinsiyetlerden katılımcıları kapsayan uluslararası çevrimiçi araştırmamıza dayanarak, Müslüman toplumlardaki saç/kıl bakımı pratiklerini, Hıristiyan toplumlara kıyasla tekrar eden örüntüleri ve farklılaşan boyutlarıyla tartışmak istiyoruz. Bu karşılaştırma, bedende kıl alma ve saç/kıl ekimi normları ve pratiklerini içermekte olup Müslüman toplumlarda üç boyutta gerçekleşir: İlki, genellikle dini öğretilerle ilişkilendirilen ve kasık ile koltuk altı kıllarının alınmasını etkileyen hakim hijyen anlayışı; ikincisi, yeni erkeklik halleri ile ilişkili ortaya çıkan bakım normları; ve üçüncüsü, genellikle belirli sosyo-politik tutumlarla ilişkilendirilen farklı bıyık ve sakal stilleriyle temsil edilen erkekliklerin sosyo-politik konumları. İlk araştırma bulgularımız, saç/kıl bakımı pratiklerinin dine dair algılar ve iş çevresi ile ilişkili olduğunu göstermektedir. Ankete katılanların yarısından fazlası burnundaki, kulaklarındaki, yanaklarındaki, favorilerindeki kılları aldırdığını/kestiğini, kasık/genital kıllarını aldığını/kestiğini ve koltuk altı kıllarını ayda veya haftada birkaç kez aldırdığını/ kestiğini belirtmiştir. Ankete katılanların çoğunluğu saçlarını/kıllarını hijyen nedeniyle aldıklarını vurgulamışlardır ve dörtte üçünden fazlası, koltuk altı kılları olmayan bir erkeğin erkeksi görünmediği ifadesine katılmadıklarını veya kesinlikle katılmadıklarını belirtmişlerdir. Pandeminin saç bakım uygulamalarını da etkilediği görülmektedir. İlk bulgularımıza göre, katılımcıların yarısı, pandemi sırasında sakallarını/saçlarını/kıllarını eskisi kadar fazla almadıklarını ifade etmişlerdir. Hijyen hassasiyetinin arttığı pandemi sürecinde, bu bulguların beklenilenin dışında bir durum sergilediği görülmektedir.

Bu çalışma, saç/kıl bakımlarının ne türden yeni erkeklikler inşa ettiğini ve yazarların bilgisi dahilinde daha önce erkeklikler çerçevesinde ele alınmamış hijyen olgusunu biyomedikalleşme ekseninde araştırmaktadır. Erken bulgulara dayanarak, saç/kıl bakımı pratikleri yoluyla tıbbileştirilmiş erkekliğin bir tür “cinsiyetlendirilmiş hijyen” (Rauber 2021) olup olmadığını, öyle ise farklı kültürel ve dini dokullarda ne şekilde tezahür ettiğini tartışmaya açmaktadır.

Anahtar kelimeler: Erkeklik, cinsiyetlendirilmiş hijyen, saç ve kıl bakımı, beden sosyolojisi, toplumsal cinsiyet.