Prostat kanserinin ailesel özellikleri ve risk gruplarının saptanmasında D vitamini reseptörü polimorfizminin etkisi


TÜRKERİ N. L., ÖZYÜREK M.

Üroloji Bülteni, cilt.14, sa.3, ss.145-147, 2003 (Hakemli Dergi) identifier

  • Yayın Türü: Makale / Tam Makale
  • Cilt numarası: 14 Sayı: 3
  • Basım Tarihi: 2003
  • Dergi Adı: Üroloji Bülteni
  • Sayfa Sayıları: ss.145-147
  • Acıbadem Mehmet Ali Aydınlar Üniversitesi Adresli: Hayır

Özet

Amaç: Son zamanlarda yapılan araştırmalarda D vitamininin prostat kanseri (PCa) riskinin önemli belirleyicilerinden bir tanesi olduğunu gösteren bulgular saptanmıştır. Benzer şekilde D vitamini reseptörüne ait sık görülen polimorfizmlerin de PCa'de önemli olduğu gösterilmiştir. Bu çalışma, söz konusu polimorfizmlerin bir grup hastada prostat kanseri ile olan ilişkisini araştırmayı amaçlamaktadır. Yöntem: Prostat kanserli bir grup hasta ile, bunların birinci dereceden akrabaları ve alt üriner sistem semptomları nedeniyle tedavi gören ve cerrahi tedavi sonrasında histolojik olarak benign prostat hiperplazisi (BPH) tanısı almış olan hastalardan oluşan kontrol grubu incelendi. Polimeraz zincir reaksiyonu ile gerçekleştirilen TaqI RFLP (Restriction Fragment Length Polymorphism) ile periferik kan örnekleri incelendi. Bulgular: Kodon 352'de TaqI/RFLP'nin homozigot olarak varlığı tüm gruplarda nadir olarak saptandı (PCa grubunda % 17.9 ve BPH grubunda % 5.3, p= önemsiz). TaqI restriksiyon bölgesinin tümüyle kaybı da çalışma grupları arasında benzer oranlarda gözlendi (PCa %32.1, BPH %31.6, p= önemsiz). 7T genotipi PCa'lı hastaların birinci derecede akrabalarında daha sık gözlenmekle beraber (%45.7) aradaki fark istatistiksel olarak anlamlı değildi. Sonuç: Bu çalışmanın sonuçlan D vitamini reseptör polimorfizmlerinin PCa'de önemli olduğunu bildiren önceki çalışmalar ile uyumlu değildir. Olası açıklamalardan bir tanesi TaqI bölgesi haricindeki restriksiyon bölgelerinin deği-şik popülasyonlarda etkili olması olabilir. Ayrıca kalıtsal polimorfizmlerin çeşitli çevresel faktörler ile ileri derecede modülasyonu da söz konusu olabilir.
Objective: Recent investigations provided evidence suggestive of vitamin D as an important determinant of prostate cancer (PCa) risk. Similarly, common polymorphism in vitamin D receptor gene has recently been reported in PCa. This study aims at defining the association of such polymorphism with prostate cancer in a cohort of patients. Methods: We analyzed vitamin D receptor gene polymorphism in a group of patients with PCa, their first degree relatives, and a control group comprised of patients undergoing surgical treatment for lower urinary tract symptoms with a final histological diagnosis of benign prosta-tic hyperplasia (BPH). Polymerase chain reaction based TaqI restriction fragment length polymorphism (RFLP) analysis was made on peripheral blood samples. The homozygous presence of a TaqI RFLP at codon 352 was relatively uncommon in all groups (17.9% in PCa and 5.3% in BPH groups; p= nonsignificant). The rate of complete loss of TaqI restriction site was al-so similar among the study groups (32.1% in PCa and 31.6% in BPH patients; p= nonsignificant). Although, TT genotype ap-peared more frequently in first degree relatives of the patients (45.7%), the difference did not reach statistical significance. Conclusion: Results of this study did not confirm the previous reports indicating that polymorphism in vitamin D receptor ge-ne might be an important determinant of PCa risk. Possible explanation to this conclusion can be that different polymorphisms other than TaqI site may be effective in different populations. It is also possible that the effects of inherited polymorphisms may be heavily modulated by a variety of environmental factors.