Bu makalenin amacı Türkiye’de Suriyeli mültecilerden algılanan tehditte sosyal kimlik ve değerlerin (evrenselcilik ve güvenlik gibi) rolünü yerli göçmen bakış açısıyla incelemektir. Araştırmanın kuramsal çerçevesini Bütünleşik Tehdit Kuramı, Sosyal Kimlik Kuramı ve Değerler kuramının temel kavramları arasındaki ilişkiler temelinde önerdiğimiz bir süreç modeli oluşturmuştur. Bu model, yerli göçmenlerin evsahibi kentle özdeşleşmeleriyle Suriyeli mültecilerden algıladıkları gerçekçi (fiziksel varlığa ve kaynaklara yönelik) ve sembolik (kültürel varlığa yönelik) tehdit arasında olumlu bir ilişki öngörmekte, ancak bu ilişkinin iç grubu koruyucu (muhafazacılık) değerler yoluyla güçleneceğini, dış grupları kapsayıcı (özaşkınlık) değerler yoluyla da zayıflayacağını yordamaktadır. İzmir’e 15 yaşından sonra yerleşmiş 219 yetişkinin (21-53 yaş,% 50 erkek) gerçekçi ve sembolik tehdit, kent kimliği (“İzmirlilik”) ve özaşkınlık ve muhafazacılık ölçeklerine verdikleri yanıtların Yapısal Eşitlik Modeli (YEM) yoluyla analizi bu beklentileri doğrulamıştır. Bulgular, kent kimliği arttıkça Suriyelilerden algılanan tehdidin de arttığını, bu ilişkinin kısmen, güvenlik, topluma uyum ve gelenekselciliği vurgulayan muhafazacılık değerleri yoluyla güçlendiğini göstermiştir. Ayrıca, kent kimliği ile Suriyelilerden algılanan tehdit arasındaki olumlu ilişki evrenselcilik ve iyilikseverlik vurgulu değerler yoluyla zayıflamıştır. Bu bulgular, önerilen süreç modelinin genel olarak dış gruplara özel olarak da Suriyeli mültecilere yönelik önyargı ve gruplararası çatışmaları anlamaya katkısı açısından tartışılmıştır.