Servikal Kanserde Erken Teşhis Kiti Geliştirmek için Biyobelirteç Belirleme


Baykal A. T., Köse B.(Yürütücü)

Yükseköğretim Kurumları Destekli Proje, 2020 - 2020

  • Proje Türü: Yükseköğretim Kurumları Destekli Proje
  • Başlama Tarihi: Şubat 2020
  • Bitiş Tarihi: Aralık 2020

Proje Özeti

   Serviks, kadın üreme organı olan vajinanın rahme açıldığı bölge olup, doğum sırası haricinde oldukça dar bir boyun şeklinde güçlü bir kastır. Bu bölgedeki skuamöz (yassı) epitel hücrelerin, anormal hücreler olan “kanser öncüllerine” dönüşmesiyle, kanserleşme süreci başlar. Serviks kanseri kadınlarda en sık görülen dördüncü kanser olup, dünya genelinde yılda yaklaşık yarım milyon serviks kanseri tanısı konulmaktadır (WHO, 2006). 2018 yılında, dünya genelinde 311 bin kadın serviks kanserinden hayatını kaybetti (WHO, 2018). Ülkemizde ise Sağlık Bakanlığı Kanser Dairesi verilerine göre, yılda 5000’den fazla kadına HPV enfeksiyon tanısı konmakta ve yılda ortalama 1695 kadın serviks kanseri tanısı almaktadır ve kadınlarda görülen en sık 10. kanser çeşididir (KDB, 2015). Ölüm istatistik verilerine göre, ülkemizde 2018 yılında 525 kadın serviks kanserinden dolayı hayatını kaybetmiştir (TÜİK, 2018).

   Servikal kanser, HPV enfeksiyonu kaynaklı pre-invazif lezyonları dolayısıyla, erken tanı için son derece uygun bir kanser türüdür ve erken tanı ile tamamen tedavi edilebilmektedir. Günümüzde erken tanı için Sağlık Bakanlığının 2007’den bu yana yürütmekte olduğu servikal kanser tarama programı dahilinde 30-65 yaş arası kadınlara her 5 yılda bir Pap-smear testi uygulanmaktadır. Bu test, servikal sitoloji testi olup, jinekolojik muayene sırasında endoservikal fırça ile alınan sürüntü örneğinin Papanicoalu boyası ile boyanıp hücrelerin ışık mikroskobunda morfolojik olarak incelenmesine dayanır. Biasa açık bir yöntemdir ve nitekim %50 sentisitive, %15-%70 yanlış negatif sonuç verme hızına sahiptir. Son yıllarda her ne kadar örnek kaybını en aza indirgemek için sıvı-bazlı yöntemler kullanılmaya başlanmış olsa da, maliyetinin yüksekliğinin yanı sıra bu yöntemin de metodolojisi hala aynıdır.

   Son 13 yıldır servikal kanserde yeni bir kanser tarama yöntemi geliştirmek üzere, servikovajinal lavaj örneğinden kanser teşhisi için çeşitli kanserle ilişkili moleküler biyobelirteç saptama çalışmaları yapılmaktadır. Biyobelirteç olarak belirlenmiş bir molekülün miktarındaki değişime dayanan bu yeni tarama yöntemi, yine son derece non-invazif, fakat daha rasyonel, nicel, dolayısıyla daha güvenilir olacaktır. Literatürde birçok çalışmada ortak olarak bulunmuş protein yapıda potansiyel biyobelirteçler mevcuttur. Bu potansiyel biyobelirteçlerin, faz çalışmalarına geçebilmesi için öncelikle dünyanın farklı bölgelerinde yapılan kohort çalışmalarıyla doğrulanması gerekmektedir. Bu çalışmadaki amaç, bu biyobelirteçleri doğrulamak olacaktır. Bu çalışmanın çıktıları, doğrulanan biyobelirteçler ile geliştirilecek erken tanı kiti için daha büyük bütçeli bir Tübitak proje programına başvurulurken sunulacaktır. Acıbadem Üniversitesi ve Acıbadem Sağlık Kuruluşları Tıbbi Araştırma Etik Kurulundan izin alındığı takdirde, hastalar için hazırlanacak bir onam formu dahilinde, Acıbadem Maslak Hastanesindeki hekimlerimiz aracılığıyla elde edeceğimiz örnekler ile çalışma gerçekleştirilecektir. Pap-smear ve HPV-DNA (ve gerek görülmüşse kolposkopi) sonuçlarına göre tespit edilmiş 10 sağlıklı, 10 düşük riskli HPV enfeksiyonunu ifade eden LSIL, 10 yüksek riskli HPV enfeksiyonunu ifade eden HSIL ve 10 kanser başlangıcı evreyi ifade eden CIN2-CIN3 teşhisli 20-55 yaş aralığındaki kadından alınmış olan servikovajinal sıvı (SVS) örneklerinden, literatürdeki aday biyobelirteçlerden seçilmiş dört proteinin her biri için ayrı ayrı için Eliza testi yapılacaktır. Doğrulanan biyobelirteçler ile point-of-care diagnostik kanser tarama kiti geliştirmek üzere, yüksek bütçeli Ar-Ge projesine başvurulacaktır.