Diğer Özel Kurumlarca Desteklenen Proje, 2023 - 2024
Dünya çapında 70 milyondan fazla insanı etkileyen epilepsi, tahmin edilemeyen sıklıklarla ve tekrarlayan epileptik nöbetler oluşturmak için kalıcı bir eğilim gösteren beyin hastalıklarından biridir (Fisher vd., 2014; Thijs vd., 2019). Epilepsinin en yaygın formlarından biri olan temporal lob epilepsisi (TLE) genellikle bir beyin hasarından sonra ortaya çıkmaktadır. Elektroensefalogram (EEG), epilepsinin standart tanı yöntemidir; ancak, beyinde hasar meydana gelen bir durum sonrasında epilepsi gelişme riskini tahmin etmek için kullanılamamaktadır (Heischmann vd., 2016). Bu nedenle epilepsi gelişme riskinin non-invaziv yöntemlerle gösterilebileceği biyobelirteçlere acil olarak ihtiyaç duyulmaktadır. Gerçekleştirmeyi planladığımız bu tez çalışmasındaki esas amacımız TLE’yi en iyi yansıtan modellerden biri olan lityum-pilokarpin ile status epileptikus (SE) indüklenerek TLE oluşturulan sıçan modelinde epileptogenezin akut, latent ve kronik dönemlerine ait plazma ve idrar örneklerini kullanarak 1H NMR spektroskopisi yöntemi ile metabolit analizlerini yapmak ve her döneme ait metabolit farklılıklarını belirleyip, epileptogenez süreci için yeni bir biyobelirteç tanımlamaktır. Ek olarak, bu dönemlere ait belirlenen metabolitlerin rol oynadığı ilgili hücresel mekanizmaların aydınlatılması planlanmaktadır. Literatürde yer alan çalışmalar değerlendirildiğinde, günümüzde herhangi bir beyin hasarının ardından bir kişinin epilepsi geliştirme riskini ve progresyonunu aşama aşama gösteren, özellikle periferde ölçülebilecek kişinin güvenilir biyobelirteçler henüz tam olarak belirlenememiştir. Bu kapsamda lityum-pilokarpin ile indüklenen TLE sıçan modelinde epileptogenezin akut, latent ve kronik dönemlerine ait plazma ve idrar örneklerini kullanılarak 1H NMR spektroskopisi yöntemi ile metabolit analizi içeren ayrıntılı bir çalışma henüz yer almamaktadır. Bu nedenle planlanan tez çalışması orjinalliğini korumaktadır. Sonuç olarak, planlanan bu tez çalışmasından elde edeceğimiz veriler ile epileptogenez biyobelirteçlerinin geliştirilmesine ve epileptogenez mekanizmasının aydınlatılmasına katkıda bulunacağı düşünülmüştür. |