Baykal A. T. (Yürütücü)
Diğer Uluslararası Fon Programları, 2018 - 2020
Tıptaki gelişmeler,
bireylerin yaşam kalitesindeki yükselme ve diğer çeşitli sebepler sonucunda
yaşlı nüfusunun arttığı toplumlarda nörodejeneratif hastalıklar en önemli
sağlık sorunlarından birini teşkil etmektedir. Bunların içinden Alzheimer
Hastalığı (AH), nöronal hasar, demans ve kognitif gerileme ile seyredip ölüme
götüren ve yaşa bağlı olarak en yaygın ve en sık görülen nörodejeneratif
hastalıktır. Bununla beraber, hastalığa yönelik tedaviler yalnızca semptomatik
iyileşme sağlayıp, nöröpatolojik durumu değiştirmeye yönelik tedavilerde eksik
kalmaktadır. Bu durumun en temel sebebi Alzheimer hastalığının mekanizmalarının
tümüyle anlaşılmış olmamasından kaynaklanmaktadır. Yaşlılığın AH için en büyük
risk faktörü oluşu ve 2050 yılına kadar dünyadaki 80 yaş ve üzeri nüfusun 400
milyon kişiye ulaşacağı raporu (Alzheimer’s Association, 2011), bu hastalığın
sebeplerinin ve oluşum mekanizmalarının aydınlatılması gibi temel ve klinik
araştırmaları birleştiren çalışmaları zorunlu hale getirmiştir.
AH’nin patofizyolojik
sürecinin, klinik olarak teşhisinin konulmasından daha önce başladığına ilişkin
birçok veri mevcuttur. Nöronal görüntüleme teknikleri ve serebrospinal sıvıya
ait biyobelirteçlerin keşiflerindeki gelişmeler, AH’nin patofizyolojik sürecinin
davranışsal anormalliklerin saptanabilir hale gelmesinden dahi önce başladığını
desteklemektedir. Bunun yanı sıra, patofizyolojik işaretleri taşıyan bir kısım
bireylerde hastalık ömür boyu kendini semptomatik olarak göstermemiştir. Çalışmalar mitokondriyal disfonksiyon ve oksidatif
stresin AH’nin erken patolojik döneminde rol oynadığını göstermiştir.
Mitokondriyal disfonksiyon kaynaklı oksidatif stresin, AH’nin öncül
semptomlarıyla ilişkili olduğuna dair ve oksidatif stresin beynin AH’den
etkilenen bölgelerini ve perifer beyin bölgelerini etkilediğine dair güçlü
kanıtlar bulunmaktadır. Ayrıca, oksidatif hasarın, AH’nin temel patalojik
göstergesi olan Aβ plaklarından önce oluştuğu da gösterilmiştir. Bunun dışında
immün sistemin ve immün sisteme dahil olan periferik kan hücrelerinin de AH’den
etkilendiği düşünülmektedir. Proteomik metodlar da, AH’nin mekanizmasını
aydınlatmak için son on yılda sıklıkla kullanılmıştır. Bununla beraber, AH’de
periferik hücrelerde oluşan proteomik değişimleri konu alan ayrıntılı çalışmalar
nispeten azdır.
Proje, AH’ de gözlemlenen mitokondriyal
disfonksiyonun, AH teşhisi konmuş bireylerden alınan kan örneklerinde
araştırılmasını içermektedir. Peripheral kan AH çalışmalarında güçlü bir
in-vitro model olma özelliğine sahiptir. Projede, AH hastalarından alınan kan
örnekleri, fluorescence-activated cell sorting (FACS) analizi ile çeşitli
gruplara ayrılacaktır. Bu hücreler ve sağlıklı bireylerden alınan hücrelerde,
LC-MS/MS çalışması yapılıp, mitokondriyal proteinlerde ekspresyon farklılıkları
tesbit edilecektir. Proteomik deneyler dışında, mitokondriyal disfonskiyonun
tayini ve düzeylerinin hesaplanması için, mitokondriyal solunum defekti testi,
reaktif oksijen türlerinde miktar testi yapılacaktır. Ayrıca, mitokondriyal disfonksiyon
inflamatuvar cevabı tetiklediğinden, periferal kanda genel sitokin taraması
yapılması ve miktar farklılıklarının tespitinin yapılması planlanmaktadır. Elde
edilen bulgular nörodejenerasyonla ilişkilendirilecektir. Proje, peripheral
mitokondriyal disfonksiyon ve nörodejenerasyon arasındaki ilişkinin
aydınlatılmasını hedeflemektedir.